Heurtel vs Dixon: Heurtel Wins (1-0)
Anadolu Efes ve Pınar Karşıyaka çetin bir TBL final mücadelesine girdiler. İki takım da çok formda. Kazananın kim olacağını söylemek güç.
Doğuş - Heurtel - Janning- Cedi - Birkan - Perperoglou - Saric - Lasme - Krstic rotasyonunu kullanıyor Efes.
Dixon - Soner - Diebler - Erkan - Strawberry - Palacios - Hersek - Nalga - Gabriel rotasyonu da Karşıyaka'nın.
Yani 9'ar kişi.
Bir takımın bütçesi 15+ milyon, diğerinin 2.6 milyon euro. Yine de ilk maç uzatmaya gitti, her şeyin mümkün olduğu maçta gülen taraf Efes oldu.
Maça fırtına gibi başlayan Karşıyaka ilk periyodu ve ikincinin de büyük kısmını 10-15 sayı önde götürdü. Tıpkı Fenerbahçe serisinde yaptıkları gibi. Ancak yoruldular ve Efes devreye farkı kapatarak girdi. İlk yarıda son 3-4 üçlüğünü kaçıran Karşıyaka 9/18 gibi efsane bir yüzdeyle üçlük attı. Yani o şutlar olmasaydı 9/14 olacaktı ki (%64), bunun karşısında CSKA veya Real Madrid bile duramaz. Bu seneki Lakers'ın veya Minnesota'nın bile duracağından şüpheliyim. (New York hayatta duramaz)
Ufuk Sarıca maç boyunca inanılmaz istekli ve motiveydi. Takımını kah 2-3 kah 1-3-1 alan savunmasına, bazen de adam adama savunmaya çekti. En az 15 dakika tam saha pres yaptı bu yorgun Karşıyakalılar. Efes'e tam 17 top kaybettirdiler. İkili sıkıştırmaları her iki yarı sahada da denediler. Topu Heurtel'in elinden çıkartmaya çalıştılar. Her topa zıpladı Karşıyakalılar, her topta mücadele ettiler. İstanbul'a gelen taraftarı ile bütünleştiler. 40 dk boyunca susmadı Kaf-Sin-Kaf sesleri İpekçi'de.
Böyle büyük yürekli bir takım işte Karşıyaka. O yüzden 2.6 milyon euro değil, takım 30 milyon eurolukmuşçasına oynuyor. Takım kimyası 100 üstünden 100. Her şeyi doğru yapıyorlar.
Ama her şeyi doğru yapsanız bile kaybedebilirsiniz. Belki de karşınızdakiler de öyledir çünkü... Dünkü maçın özeti buydu. TBL'nin açık ara en heyecanlı ve basketbol kalitesinin en yüksek olduğu bu maç, iki mükemmele yakın oynayan takımın mücadelesiydi. Ve Anadolu Efes yaptığı bir iki doğru işin sonucu durumu 1-0'a getiren taraf oldu.
Efes çok istikrarsız oynayabiliyor. Bunu hepimiz gördük bu sene. İlk yarısına 15 üstü farkla mağlup gidilen Malaga, Laboral, Milano maçlarının hepsini 3. çeyrekte çevirmeyi başardı ancak. Mucize gibi bir şeydi. 10-0 seri verip 15-0 ile 5 sayı öne geçebilen bir takım Efes. Peki neden? Bu başlı başına bir yazı ister...
Velhasıl Anadolu Efes bu sefer de farkı Pınar KSK'nın açmasına izin verdi. Makine gibi oynamaya başlamıştı, dedim ya, %64 ile üçlük attılar, top çaldılar, sert savunma yaptılar, Krstic'i ve Perperoglou'nun durdurdular. Ama iki faktörü durduramadılar. 1) Kollektif yorgunluk 2) Thomas Heurtel. Karşıyaka son 4 üçlüğünü kaçırdı, derken ilk yarının sonların doğru attığı 3 üçlükle takımını 3. çeyreğe kalmadan bu sefer 2. çeyrekte geri getiren isim oldu Heurtel. Hem de bu şutları iyi hazırlanmış bir set oyununun parçası olarak atmadı, kendi yarattı. 16. dakikada 35-48 olan maç devre bittiği zaman 48-50 idi. Heurtel Efes'in başını dik tutmuştu.
İkinci yarı Efes'in üstünlüğüyle başladı. Efes daha dinç kadrosuyla savunmasının dozunu arttırırken yıpranmış rakibinin üstüne daha rahat gitti. Devreye Perperoglou'nun girmesiyle üstünlüğü ele geçirdi. Son periyotta da Anadolu Efes 7-8 sayı fark açsa da KSK onları yakaladı ve Dixon son atışı bulamadı - taktik savaşı uzatmaya gitti. Uzatmalar son yılların en güzellerindendi. Efes 8-0'lık bir seri bularak 89-83 öne geçti, ancak KSK 7-0 seri yaparak Dixon, S'Berry ve Diebler ile 1 sayı (89-90) öne geçti Karşıyaka. Son hücumda Diebler bomboş üçlüğü potaya yollamış ve öne geçirmişti takımını. Derken Heurtel ilk kez boş kaldı ve affetmedi (92-90). Dönüşte Diebler yine bomboş bir üçlük yolladı ama kaçırdı bu kez, savunma ribaundunu alamayan Krstic arkadan Kenny Gabriel itmiş gibi savurdu kendini, bu oyuna kanan hakem faulü, 2 serbest atışı ve maçı Efes'e verdi; 95-92. Eyyam değil, hakem aldatmacası idi durum tam olarak.
Heurtel maç sonunda 6/7 üçlük atmış, maçı 25 sayıyla tamamlamıştı. Herkese bu takımda neden olması gerektiğinin cevabını verdi.
Karşıyaka ilk yarısını 9/18 3 sayı ile geçtiği maçın ikinci devresinde 6/14'te kaldı.
Hakemler iyi değildi, maç boyunca iki tarafa da hatalı düdükler çaldılar. Efes'e çalınan son düdük oyunun kaderini bir anlamda etkilese de, Saric'e ve Krstic'e inen baltalara ses çıkarmayan trio Efes'in sert savunmasına da faul çalmadı ve kendilerince dengelemeye çalıştılar. Bence pek güzel olmadı ama yapacak bir şey yok... Asla kötü niyetli değiller ama. Asla. Zaten bir hakemin niyeti değişirse basketbola gerek kalmaz.
Son olarak, Fenerbahçe'nin KSK'nın kısa 4-5 numaralarına karşı uygulayamadığı Semih ve Zoric denemelerini dün akşam Ivkovic Krstic ile başardı. Nenad maçta ribaundlar ve pota altı sertliği ile damgasını vurdu, 9/10 serbest atışla da ne kadar kaliteli bir bileği olduğunu gösterdi. Kaçırdığı tek serbest atışın maç 81-81 iken normal sürenin bitimine 10 saniye kala olması Efes adına bir talihsizlikti tabii...
Saric 6 hücum 8 savunma ile 14 rib aldı. Krstic ona 4 hücum 3 sav ile destek verdi. İki oyuncudan gelen 10 hücum ribaundu bu maçta kritikti. Saric enerjisi bitip tükenmeyen bir "beast" gibi tüm ribaundlara el uzattı. Cedi ise tüm enerjisini ortaya koydu, zaten genç oyuncuların en büyük artısı bu heyecanlarını mücadeleye yansıtabilmeleri. Çok değerli bir katkı bu, tüm takımlarda en az bir tane genç dinamik ve hırslı oyuncu olmalı...
Maçtaki ilginç bir nokta ise, Efes'in 50-34 ribaund üstünlüğü olmasıydı. Fenerbahçe'yi ribaundlarda denize döken Karşıyaka'da bu durumun yorgunluk artı Saric-Krstic-Cedi-Perperoglou ribaund konsantrasyonu ile açıklayabiliyorum.
Dixon 5/12 üçlük 3/7 ikilik ile 26 sayı buldu. Uzatmalarda yorgunluk etkisiyle 2/4 serbest atış atması Karşıyaka'ya ciddi avantaj kaybettirdi. Ancak takımı yönlendirmesi, 38 dk oyunda kalıp 7 ribaund 5 de asist üretmesi inanılmaz değerli. Maçı yıldızı o olabilirdi KSK kazansaydı. Strawberry ilk çeyrekte 10 küsür sayı attı, ancak maçı 16 ile bitirdi. Diebler ise 5/9 ile 19 sayı üretti ve tertemiz bir şutör olduğunu bir kere daha gösterdi.
Sonuç olarak, Pınar Karşıyaka 15/32 ile %47 üçlük attığı bir maçı kaybetti. Kazanabilirdi de. Efes ise ilk yarısını kötü oynayıp sürüklendiği maça tutundu ve uzatmada tecrübesiyle ve nüans farklarıyla kazandı. Çok güzel bir final serisi izleyeceğiz sanırım, TBL budur!
Not: Maçın son 8 dakikasında iki taraf da akıl almaz fauller kaçırdı. Janning 0/2, Birkan 1/2, Krstic 1/2, Heurtel 1/2; Karşıyaka'da ise Dixon 0/2 ve 2/2, Strawberry ise 4/8 attı. Tansiyon ve güç kaybı - tek açıklaması bu olmalı.
Have a good day ladies and gentlemen... A nice & good day...
Doğuş - Heurtel - Janning- Cedi - Birkan - Perperoglou - Saric - Lasme - Krstic rotasyonunu kullanıyor Efes.
Dixon - Soner - Diebler - Erkan - Strawberry - Palacios - Hersek - Nalga - Gabriel rotasyonu da Karşıyaka'nın.
Yani 9'ar kişi.
Bir takımın bütçesi 15+ milyon, diğerinin 2.6 milyon euro. Yine de ilk maç uzatmaya gitti, her şeyin mümkün olduğu maçta gülen taraf Efes oldu.
Maça fırtına gibi başlayan Karşıyaka ilk periyodu ve ikincinin de büyük kısmını 10-15 sayı önde götürdü. Tıpkı Fenerbahçe serisinde yaptıkları gibi. Ancak yoruldular ve Efes devreye farkı kapatarak girdi. İlk yarıda son 3-4 üçlüğünü kaçıran Karşıyaka 9/18 gibi efsane bir yüzdeyle üçlük attı. Yani o şutlar olmasaydı 9/14 olacaktı ki (%64), bunun karşısında CSKA veya Real Madrid bile duramaz. Bu seneki Lakers'ın veya Minnesota'nın bile duracağından şüpheliyim. (New York hayatta duramaz)
Ufuk Sarıca maç boyunca inanılmaz istekli ve motiveydi. Takımını kah 2-3 kah 1-3-1 alan savunmasına, bazen de adam adama savunmaya çekti. En az 15 dakika tam saha pres yaptı bu yorgun Karşıyakalılar. Efes'e tam 17 top kaybettirdiler. İkili sıkıştırmaları her iki yarı sahada da denediler. Topu Heurtel'in elinden çıkartmaya çalıştılar. Her topa zıpladı Karşıyakalılar, her topta mücadele ettiler. İstanbul'a gelen taraftarı ile bütünleştiler. 40 dk boyunca susmadı Kaf-Sin-Kaf sesleri İpekçi'de.
Böyle büyük yürekli bir takım işte Karşıyaka. O yüzden 2.6 milyon euro değil, takım 30 milyon eurolukmuşçasına oynuyor. Takım kimyası 100 üstünden 100. Her şeyi doğru yapıyorlar.
Ama her şeyi doğru yapsanız bile kaybedebilirsiniz. Belki de karşınızdakiler de öyledir çünkü... Dünkü maçın özeti buydu. TBL'nin açık ara en heyecanlı ve basketbol kalitesinin en yüksek olduğu bu maç, iki mükemmele yakın oynayan takımın mücadelesiydi. Ve Anadolu Efes yaptığı bir iki doğru işin sonucu durumu 1-0'a getiren taraf oldu.
Efes çok istikrarsız oynayabiliyor. Bunu hepimiz gördük bu sene. İlk yarısına 15 üstü farkla mağlup gidilen Malaga, Laboral, Milano maçlarının hepsini 3. çeyrekte çevirmeyi başardı ancak. Mucize gibi bir şeydi. 10-0 seri verip 15-0 ile 5 sayı öne geçebilen bir takım Efes. Peki neden? Bu başlı başına bir yazı ister...
Velhasıl Anadolu Efes bu sefer de farkı Pınar KSK'nın açmasına izin verdi. Makine gibi oynamaya başlamıştı, dedim ya, %64 ile üçlük attılar, top çaldılar, sert savunma yaptılar, Krstic'i ve Perperoglou'nun durdurdular. Ama iki faktörü durduramadılar. 1) Kollektif yorgunluk 2) Thomas Heurtel. Karşıyaka son 4 üçlüğünü kaçırdı, derken ilk yarının sonların doğru attığı 3 üçlükle takımını 3. çeyreğe kalmadan bu sefer 2. çeyrekte geri getiren isim oldu Heurtel. Hem de bu şutları iyi hazırlanmış bir set oyununun parçası olarak atmadı, kendi yarattı. 16. dakikada 35-48 olan maç devre bittiği zaman 48-50 idi. Heurtel Efes'in başını dik tutmuştu.
İkinci yarı Efes'in üstünlüğüyle başladı. Efes daha dinç kadrosuyla savunmasının dozunu arttırırken yıpranmış rakibinin üstüne daha rahat gitti. Devreye Perperoglou'nun girmesiyle üstünlüğü ele geçirdi. Son periyotta da Anadolu Efes 7-8 sayı fark açsa da KSK onları yakaladı ve Dixon son atışı bulamadı - taktik savaşı uzatmaya gitti. Uzatmalar son yılların en güzellerindendi. Efes 8-0'lık bir seri bularak 89-83 öne geçti, ancak KSK 7-0 seri yaparak Dixon, S'Berry ve Diebler ile 1 sayı (89-90) öne geçti Karşıyaka. Son hücumda Diebler bomboş üçlüğü potaya yollamış ve öne geçirmişti takımını. Derken Heurtel ilk kez boş kaldı ve affetmedi (92-90). Dönüşte Diebler yine bomboş bir üçlük yolladı ama kaçırdı bu kez, savunma ribaundunu alamayan Krstic arkadan Kenny Gabriel itmiş gibi savurdu kendini, bu oyuna kanan hakem faulü, 2 serbest atışı ve maçı Efes'e verdi; 95-92. Eyyam değil, hakem aldatmacası idi durum tam olarak.
Heurtel maç sonunda 6/7 üçlük atmış, maçı 25 sayıyla tamamlamıştı. Herkese bu takımda neden olması gerektiğinin cevabını verdi.
Karşıyaka ilk yarısını 9/18 3 sayı ile geçtiği maçın ikinci devresinde 6/14'te kaldı.
Hakemler iyi değildi, maç boyunca iki tarafa da hatalı düdükler çaldılar. Efes'e çalınan son düdük oyunun kaderini bir anlamda etkilese de, Saric'e ve Krstic'e inen baltalara ses çıkarmayan trio Efes'in sert savunmasına da faul çalmadı ve kendilerince dengelemeye çalıştılar. Bence pek güzel olmadı ama yapacak bir şey yok... Asla kötü niyetli değiller ama. Asla. Zaten bir hakemin niyeti değişirse basketbola gerek kalmaz.
Son olarak, Fenerbahçe'nin KSK'nın kısa 4-5 numaralarına karşı uygulayamadığı Semih ve Zoric denemelerini dün akşam Ivkovic Krstic ile başardı. Nenad maçta ribaundlar ve pota altı sertliği ile damgasını vurdu, 9/10 serbest atışla da ne kadar kaliteli bir bileği olduğunu gösterdi. Kaçırdığı tek serbest atışın maç 81-81 iken normal sürenin bitimine 10 saniye kala olması Efes adına bir talihsizlikti tabii...
Saric 6 hücum 8 savunma ile 14 rib aldı. Krstic ona 4 hücum 3 sav ile destek verdi. İki oyuncudan gelen 10 hücum ribaundu bu maçta kritikti. Saric enerjisi bitip tükenmeyen bir "beast" gibi tüm ribaundlara el uzattı. Cedi ise tüm enerjisini ortaya koydu, zaten genç oyuncuların en büyük artısı bu heyecanlarını mücadeleye yansıtabilmeleri. Çok değerli bir katkı bu, tüm takımlarda en az bir tane genç dinamik ve hırslı oyuncu olmalı...
Maçtaki ilginç bir nokta ise, Efes'in 50-34 ribaund üstünlüğü olmasıydı. Fenerbahçe'yi ribaundlarda denize döken Karşıyaka'da bu durumun yorgunluk artı Saric-Krstic-Cedi-Perperoglou ribaund konsantrasyonu ile açıklayabiliyorum.
Dixon 5/12 üçlük 3/7 ikilik ile 26 sayı buldu. Uzatmalarda yorgunluk etkisiyle 2/4 serbest atış atması Karşıyaka'ya ciddi avantaj kaybettirdi. Ancak takımı yönlendirmesi, 38 dk oyunda kalıp 7 ribaund 5 de asist üretmesi inanılmaz değerli. Maçı yıldızı o olabilirdi KSK kazansaydı. Strawberry ilk çeyrekte 10 küsür sayı attı, ancak maçı 16 ile bitirdi. Diebler ise 5/9 ile 19 sayı üretti ve tertemiz bir şutör olduğunu bir kere daha gösterdi.
Sonuç olarak, Pınar Karşıyaka 15/32 ile %47 üçlük attığı bir maçı kaybetti. Kazanabilirdi de. Efes ise ilk yarısını kötü oynayıp sürüklendiği maça tutundu ve uzatmada tecrübesiyle ve nüans farklarıyla kazandı. Çok güzel bir final serisi izleyeceğiz sanırım, TBL budur!
Not: Maçın son 8 dakikasında iki taraf da akıl almaz fauller kaçırdı. Janning 0/2, Birkan 1/2, Krstic 1/2, Heurtel 1/2; Karşıyaka'da ise Dixon 0/2 ve 2/2, Strawberry ise 4/8 attı. Tansiyon ve güç kaybı - tek açıklaması bu olmalı.
Have a good day ladies and gentlemen... A nice & good day...
Yorumlar
Yorum Gönder