Euroleague'de Türk Takımlarının İlk İki Hafta Sonunda Durumu - Efes, Fener, Daçka ve KSK
Euroleague'de ilk iki hafta geride kaldı. Bu sene 4 temsilcimiz bu kulvarda yarışıyor; Efes, Fener, Daçka ve KSK. Hepsinden umutluyuz, hepsi de çok iyi yerlere gelebilirler. KSK ve Daçka'nın ilk Euroleague tecrübeleri olduğu için onlara biraz daha tahammülümüz olsa da Efes ve Fener'den mutlak başarı ve en az 1 Final Four bekliyoruz.
İlk iki haftayı biraz değerlendirelim:
Anadolu Efes (2-0)
Efes Euroleague'e müthiş başladı. Kadrosuna Dunston, Tyus, Brown, Diebler ve Granger gibi iyi oyuncuları kattılar ve herkesin beklentilerini yükselttiler. Dunston, iki senedir Olympiakos ile Final Four görüyor ve iki senedir EL'nin en iyi savunmacısı seçiliyor. Tyus Maccabi ile harika bir sezon geçirdi ve atletizmini ve blokçuluğunu herkese kanıtladı. Derrick Brown NBA'den kontrat almasına karşın Anadolu Efes'e geldi. Granger ve Diebler da sırasıyla Malaga ve Kariıyaka'da çok iyi birer sezon geçirdiler. Bu oyuncular; Heurtel, Birkan, Cedi, Furkan ve Saric gibi genç ve yıldız oyuncularla birleşince ortaya çıkan yemek de çok lezzetli olacağa benziyordu. Çünkü aşçı da Ivkovic idi.
Ve ilk iki hafta öyle de oldu. İlk hafta Limoges'i (Limoj diye okunuyor) deplasmanda toplam 27 asist üreterek 89-77 mağlup ettiler. Bu asistlerden 15'ini Heurtel yaptı. Diebler'ın 6/10 üçlük ile oynadığı maçta Efes takım olarak 15/27 yani %55.6 ile üçlük attı. Bu inanılmaz bir sayı. Saric, Heurtel, Granger, Birkan ve Diebler - hepsi çok iyi şutörler. Ama Diebler, onun hakkındaki düşüncelerimizi boşa çıkarmadı ve inanılmaz bir şekilde sezona giriş yaptı. İlk çeyrekte Limoges'i sürklase eden Efes, bir ara farkı 18 sayıya çıkarmıştı (25-7). Ama sonra ev sahibi takım toparlandı ama Efes maçın genelindeki yii oyunla maçı kazanmayı bildi.
İkinci hafta ise Abdi İpekçi'de Milano ile karşılaştılar. Bu maçı da 89-73 kazanmayı bildiler. Bu maç 4. çeyreğe kadar başa baş gitti, ancak son periyodun 7-8 dakikasında Anadolu Efes üstünlüğünü hissettirdi ve Milano direnemedi. Anadolu Efes bu maçta ise tam 23 asist üretti. Heurtel ve Granger 8'er asist ile oynadılar. Toplamda 13/24 yani %54.2 üçlük attılar. Bu iki haftadaki sayılar inanılmaz, yüzde 55 ortalama ile üçlük atıyor Efes. Diebler bu maçta da çok iyiydi - 3/5 üçlük ile 17 sayı attı. Saric daha ilk periyotta 10 sayı atmıştı bile, ama Derrick Brown o kadar iyi bir oyuncu ki Ivkovic ona daha fazla süre veriyor. Çünkü Brown şu anda Avrupa'daki en iyi birkaç 4 numaradan biri. Saric de öyle aslında, ama bu maç sahada olduğu zaman harika katkı vermesine rağmen sadece 14 dakika süre alabildi.
Fenerbahçe (1-1)
Fenerbahçe, Ülker ile isim sponsorluk anlaşmasını bitirdiği zaman, pek çok kişi yine kompetitif bir kadro kurup kuramayacaklarını merak ediyordu. Onlar da Gouldelock, Semih, Zisis, Bjelica ve Zoric gibi çok para alan oyuncularını gönderdiler. Ama onların yerine alınanlar bir o kadar iyi neredeyse: Sloukas, Dixon, Kalinic, Datome, Antic ve Ekpe Udoh. Yani bütçeyi aslında küçültmemiş oldular. Gouldelock ve Bjelica ama Avrupa'da şu an bile olmayan, belki de mevkilerinin en iyi oyuncuları. Onların yerini kolay doldurabileceklerini zannetmiyorum.
İlk hafta, evlerinde Bayern Münih'i 74-67 mağlup ettiler. Bu maç ama düşünüldüğü kadar kolay geçmedi. Fenerbahçe, maç boyunca 10 sayı gerideydi. Aziz Yıldırım'ın seyirciye gaz vermesiyle tribünler Fener'e destek vermeye başladı 3. çeyrekte, ve de Bayern'i yakaladılar. Ama Bayern 4. çeyreğe 9 sayı üstün girdi. Son çeyrekte Dixon ve Bogdanovic Fener'i ayakta tuttu ve iyi savunma da rakibi 8 sayıda bıraktı ve Fener maçı aldı. Fenerbahçe'nin şu anda savunma ve hücum problemleri var, ve bunları zamanla Obradovic ile aşacak.
İkinci hafta ise deplasmanda Strasbourg'a 91-70 yenildiler. Strasbourg çok iyi üçlük attı evet, ancak iyi üçlük atan her takıma 91 sayı da yeme şansı yok Fener'ini eğer bu sene Avrupa'da bir şeyler yapmak istiyorlarsa. Euroleague sezonu uzun, ve ilk tur maçları her zaman takım olma yönünde önemli bir zamandır. Bu zamanı Fener iyi kullanıp uzun pozisyonunda Vesely ve Udoh ile karşı tarfı darmadağın etmenin, ve Datome-Kalinic-Bogdanovic üçlüsünü saf skor üretmek için kullanmanın ve de Sloukas ile Dixon'dan da maksimum verim almanın bir yolunu bulacaklardır.
Darüşşafaka Doğuş (1-1)
Daçka, bu sene kadrosuna pek çok oyuncu kattı. Reggie Redding, Ender Arslan, Emir Preldzic, Semih Erden, Oğuz Savaş, Luke Harangody, Marcus Slaughter ve Milko Bjelica bunlardan bazıları. Bir de Manucar Markoishvili var. Nispeten yeni bir takım oldular. Bu oyuncuların hiçbiri inanılmaz süper skorer veya süper oyuncu değiller. Ama her biri biere takım oyuncusu. Tam Oktay Mahmuti'nin istediği gibi. Takımda Jamon Lucas Gordon da bulunuyor. Bu oyuncular birlkte oynamayı öğreneceklerdir. Bir bakışta akıllara gelen soru ise Ender dışında saf bir point guard yok takımda. Ve 3-4 numara pozisyonunda inanılmaz bir bollukları var. Euroleague'de ilk sezonları olduğu için, Top 16 yapmaları başarı olacaktır.
İlk hafta Dinamo Sassari'yi uzatma sonucunda 83-74 mağlup etmeyi başardılar Ayhan Şahenk'te. Maçta genelde hep bir denge vardı, ve Daçka maçın sonlarında 5 sayı geriye düşse de Bjelica'nın harika üçlüğü sonrasında maçı uzatmaya taşıdılar. Uzatmada da Sassari'nin pili bitti ve maçı da aldı Daçka. Genel olarak Gordon, Bjelica ve Harangody iyi oynadılar. Preldzic de maç boyunca inanılmaz istekliydi. Gordon-Preldzic ikilisi, sene boyunca Daçka'nın oyun kurucuları olarak oynayacaklardır.
İkinci maçta ise deplasmanda Brose Baskets'e 86-76 mağlup oldular. İlk periyotta oluşan 7 sayılık farkı bir türlü indiremediler, ve seyirci desteği ile de Bamberg'de öne geçip farkı açamadı Daçka. Ancak onları İstanbul'da mağlup edeceklerini tahmin ediyorum.
Pınar Karşıyaka (1-1):
Karşıyaka, geçen seneki rüya sezondan sonra Euroleague'e wild card ile katıldı. Ve geçen seneki başarıdan dolayı; Dixon, Diebler, DJ Strawberry, Barış Hersek ve Erkan Veyseloğlu başka takımlara transfer oldular daha yüksek kontratlar ile. Bir tek Soner, Gabriel, kaptan İnanç Koç ve Palacios takımda kalırken, Justin Carter, Joshua Carter, Joe Ragland, Kerem Gönlüm, Kenan Sipahi ve Colton Iverson'u kadrolarına transfer ettiler. Bu seçimler ilk önce riskli gibi görünse de, ilk maçlar sonucunda müthiş koç Ufuk Sarıca'nın modern basketboluna harika ayak uydurdukları anlaşıldı:
İlk hafta evlerinde Barcelona'yı 71-62 mağlup etmeyi başardılar. Tarihinizdeki ilk Euroleague maçında Barcelona'yı yeniyorsunuz! Ne kadar da harika bir şey bu. Maç karşılıklı sayılarla giderken 3. çeyrekte Karşıyaka gaza bastı ve çeyrek 54-38 bitti. 54-38!! 3 çeyrekte Barça sadece 38 sayı atabildi... Taraftar bütün maç harikaydı, elbette salon full doluydu. Kenan Sipahi çok iyi oynadı - savaştı, mücadele etti ve takımı oynattı (6 asist). Herkes ama katkı verdi, ve Barcelona güle oynaya galibiyet alırım zannettiği İzmir'den eli boş ayrıldı.
İkinci hafta Panathinaikos ile karşılaşan KSK, rakibine 85-73 mağlup oldu. Ee, en zor iki deplasmandan biri olarak gösterilen OAKA'dan canlı çıkmak her babayiğidin harcı değil, Karşıyaka oradan çıkacak kadar tecrübeli de değil! Bu sene gayet iyi bir takım kuran Pao'da Diamantidis eski günleri gibi oynuyor, James Gist ise bizleri şaşkına çeviriyor. Karşıyaka maçında 3/3 üçlükle tam 27 sayı 6 ribaund 2 asist 1 top çalma ve 1 blok ile oynadı. Karşıyaka'da ise Justin Carter'ın el sakatlığı, onun yeterince iyi oynamasını engelliyor şimdilik, iyileşince daha iyi performans gösterecektir.
3. hafta bittiğinde görüşmek üzere!
Cem Turam
twitter: @cemturam
Yorumlar
Yorum Gönder