Olympiakos Neden Bu Kadar Başarılı? Biz Neden Başarılı Olamıyoruz? (2. Bölüm - Efes ve Fener cephesi)

İlk kısımda, "Olympiakos Anadolu Efes ve Fener'den çok daha düşük bütçelerle harika başarılar kazanırken biz kamyonla para yatırıp niye başarılı olamıyoruz?" sorusunun cevabını Olympiakos'u değerlendirerek tartışmıştık. Bunun için Oly'nin 2. kez Euroleague'i kazandığı 2012-2013 senesi kadrolarına bakıyoruz.

Olympiakos Spanoulis'e 2.5 milyon euro veriyor yıllık, onun dışındaki tüm oyuncuları senelik 1 mliyon euro'dan az paraya oynuyorlar. 

Efes sadece Farmar'a 3 senelik 10.5 milyon dolar için kontrat imzalattı, 
Vujacic'e senelik 1.9 milyon euro verdi, 
Stanko Barac'a 1.2 milyon euro veriyordu. 

Farmar oynadığı dönemde etkili oldu, ama senelik 3.5 milyon dolar eder mi oynadığı oyun? Vujacic'e verilen para büyük bir kayıp oldu, aldığı paraya oranla hiç katkı yapmadı (Navarro 1.8 milyon euro alıyordu o sene). Barac ise yarar verdi diyemeyeceğim, büyük zararlar verdi Anadolu Efes'e. (Barac hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum)

Efes'in geçen seneki kadrosunu tekrar hatırlayalım.

Anadolu Efes: Balbay, Barac, Batista, Birkan, Semih, Farmar, Gönlüm, Jamon Lucas Gordon, Sinan Güler, Ermal, Savanovic, Shipp, Kerem Tunçeri, Vujacic. 

Şimdi de oyun sistemini hatırlayalım ve oyunculara göre karşılaştırma yapalım.

Euroleague 2012-2013 sezonu Anadolu Efes için şanssız bitti. Top 16'ya rahatça kaldıktan sonra, burada Real Madrid'e yenilip, daha sonrasında üst üste 7 maç kazandılar ve liderliğe oturdular. Ancak sonrasında oynadıkları 6 maçın 4'ünü kaybederek grubunu 3. sırada bitirdi ve F grubundan Olympiakos ile eşleşti. Efsane bir sonla biten bir 4. maça sahne olan bu seri 5. maça uzadı. Son maçta bir ara yaklaşık 15 sayı öne geçen Efes farkı koruyamadı, ve 2. yarı Oly temposuyla 10 sayı önde tamamladı ve Final Four biletini alan takım oldu.

Anadolu Efes, o sezonda ve o seride gerçekten harika oynadı. Ancak gelecek EL şampiyonuna 5. maçta elendiler - makine düzeninde oynayan Oly, F4'te de şampiyonluğa uzandı.

Burada aslında Oly ile Efes denk oynadılar. Saha avantajına sahip olan Olympiakos turu geçti, ancak Efes'in mücadelesini ve oynadığı basketbolu hepimiz beğendik ve destekledik. Ne var ki, bu denk oynayan kadrolar arasında inanılmaz bir bütçe farkı bulunuyordu. Yukarıda iki takımın da en çok para alan oyuncularını yazdım, bütçe farkı adeta bir uçurum. Şimdi akla şu soru geliyor: "Efes neden bu kadar büyük bütçeyle Olympiakos'u rahatça yenemedi? Olympiakos nasıl oluyor da bu bütçeyle kocaman bütçeli takımları yendi? "

Bu soruları Olympiakos'un takım tecrübesiyle ve ve takım sistemine birebir uyan oyuncuların transfer edilmesiyle açıklamıştık (http://basketbolplatformu.blogspot.com.tr/2014/07/olympiakos-neden-bu-kadar-basarl-biz.html). Takımın sistemine uyan oyuncuları transfer ettiler, zaten sistem oyuncuları çok pahalı olmazlar. Spanoulis'e çok para verdiler ve geri kalanları sistem oyuncusu olarak transfer ettiler. Burada belki Printezis biraz daha öne çıkıyor sadece.

Efes, Farmar ve Lucas'ın sürüklediği hücumlar ile oynuyordu. Semih o sezon gerçekten iyi oynamıştı. Mahmuti'nin sistemi aslında güzeldi, fakat bu inanılmaz oynayan Olympiakos'a yetmedi. Real olsa bile yenme ihtimali vardı Efes'in, ancak Top 8'de Oly'nin gelmesi talihsizlik oldu.

Yani, o sezon için "neden Oly başarılı oluyor da biz olamıyoruz?" sorusunu Efes'in kötü oynamasıyla değil, Oly'nin inanılmaz oynamasına bağladık.

Diğer sezonlar için baktığımızda, benzer sistemlerde ve hep doğru ve az maliyetli oyuncularla oynayan Olympiakos; çok para harcayıp yanlış transferler yapan ve sürekli koç değiştirip takımın sistemi ile oynayan Efes'in önüne geçmişti. İnanılmaz bir oyuncu rotasyonu vardı Efes'te, her sene yeni oyuncular geliyordu ve kadronun büyük kısmı değişiyordu. Ve de yeni bir koç geliyordu. Bu kadar fazla değişkenin ardından, bu kadar dengesiz bir ortamda Efes'in başarılı olması mümkün müydü? Eğer takımınız bu kadar hızlı değişiyorsa, sizin de istikrar yakalamanız çok zordur. Efes'in stabilleşmeye ihtiyacı var. Takımın kemik kadrosunu koruyup, belli bir sistem dahilinde senelerce devam etmesi gerek. İşte o zaman başarı gelebilir. Unutmayın, basketbol bir deney merkezi değildir. Her sene yepyeni sistemlerle ve kadrolarla "denemek" başarı getirmez - çünkü başarılı olan bir ekol var - yani nasıl başarılı olunacağı biliniyor. Belki paranız Barça Real CSKA kadar çok değildir, ama bir Zalgiris veya Siena'dan da daha fazladır. O zaman siz de Olympiakos - Panathinaikos ayarında bir takım kurabilirsiniz, sadece işini bilen yöneticilerin her sene belli bir sisteme sadık kalması ile sorun çözülebilir, başarılı olabilirsiniz. Efes bunun için ilk adımı attı, Dusan Ivkoviç'i takımın başına getirdi. O, şimdi bir sistem kuracak, ve bu sistem zamanında başarılı olmuş bir sistem - Ivkoviç bunu nasıl yapacağını bilen belki de Avrupa'daki en iyi antrenör. Ve de gelirken basın toplantısında söylediklerini gerçekten anlarsak, Efes'in belki de gelecek 15 yılını başarıyla geçirmesini izleyebiliriz: "Ben kendimden sonra dengeli ve organize bir takım bırakmak istiyorum. Çok yetenekli ve çalışkan bir Türk antrenörü de kadroya katıp, bizden sonra aynı yapının devam etmesini istiyorum". İşte bu. Başarının nasıl geldiğini ve sürdürüldüğünü bilen birinden başarının formulü.

Ancak Fener-Oly karşılaştırması Efes-Oly gibi açıklanamaz. Ne yazık ki Fener gerçekten çok kötü oynadı o sene. Fener'in 2012-2013 sezonundaki kadrosunu hatırlayalım:


Fenerbahçe Ülker: Andersen, Batiste, Bogdanovic, Barış Ermiş, İlkan Karaman, McCalebb, Ömer Onan, Kaya Peker, Emir Preldzic, Sato, Oğuz, Tripkovic

Andersen yıllık 1.5 milyon dolar alıyordu. Sato Fener'den yıllık 2 milyon euro aldı. Mike Batiste ise yıllık 1.2 milyon euro kazandı. Şimdi bunlar nedir Allah aşkına? Andersen'in Fener'e ne kadar katkısı oldu? 27 maçta 7.9 sayı 3.1 ribaund. Batiste'nin ise 22 maçta 3.3 sayı 2.3 ribaund. (http://basketbol.tblstat.net/td.asp?t=4&s=1213) Bu bir şaka mı? Şimdi bu oyuncuların Fener'e yararı olduğunu söyleyemeyiz, çünkü istatistikleriyle zarar verdiler. Siz paranızı çarçur ederseniz, size zarar veren oyunculara milyonlarca dolar öderseniz hem başarı gelmez, hem de bir gıdım ilerleyemezsiniz. Ya "Bremer" diye bir adam vardı takımda. Fenerbahçe Ülker'in resmi sitesi, transfer haberinde "Avrupa'nın en iyi oyun kurucularından biri olan..." olarak lanse ettiği Bremer, 6 maçta 23 sayı 2 ribaund ve 13 asist ile oynadı. Maç başı 4 sayı 3 asist bile üretemeyen bir guard transfer etmek nasıl bir iştir? Bu oyuncuları kim transfer ediyor? Olympiakos bu adamı alır mı, almasının ihtimali var mıdır?

Simone Pianigiani'nin "sistem" adı altında oynatmaya çalıştığı basketbol, "topu Emir Preldzic veya Bogdanovic'e verip bir şeyler yaratmasını beklemek"ti. Bu bir sistem midir? Siz Obradovic'in, Ivkovic'in, Blatt veya Laso'nun böyle bir sistem uygulayacağınızı tahmin edebiliyor musunuz? Pianigiani'nin İtalya Milli Takımı'na oynattığı basketbol ile buradaki stili çok farklıydı. Sonuçta Fenerbahçe Ülker gerçekten kötü bir sene geçirdi - Euroleague Top 16'da 14 maçta sadece 2 galibiyet alabildiler (biri Beşiktaş) ve  TBL Playoff'larında çeyrek finalde Pınar Karşıyaka'ya elenerek sezonu bitirdiler. Pota altınızda Andersen ve Batiste ne sayı ne ribaund ne de blok konusunda Fenerhabçe'ye katkıda bulunmayınca, sonuç kaçınılmaz oldu - halbuki Fener'in kısaları kötü oynamadılar. Geçen Euroleague sezonunun MVP'si Bo McCalebb, Pana'da harika işlere imza atmış olan Romain Sato, genç yıldız Bogdanovic, tecrübeli Ömer Onan ve takımın asist lideri Emir Preldzic. İyi bir pota altı ile, en azından orta seviye bir pota altı ve bir sistem dahilinde Top 8'e kalabilecek, TBL'de final oynayabilecek kadronun sonu, pota altına yapılan yanlış transferler ve başarısız bir koç ile felaket oldu.

Bu oyuncuların alınmasına onay veren ve bu koçu göreve getiren kişiler, yine yöneticiler. Yani, iş onlarda bitiyor - Efes ve Fener'in yapması gereken şey de bu. Nitekim, Fenerbahçe bu konuda çok çok iyi iki adım attı: Genel menejerliğe Avrupa'dan NBA'e giden ilk yönetici olan Maurizio Gherardini'yi getirdi. Koç pozisyonuna da belki de Avrupa'nın en iyi koçu olan Zelijko Obradovic'i oturttu. Bu iki hamle, eğer Fenerbahçe Ülker iyi bir şeklide değerlendirebilirse, onların gelecek 15 yılını istikrarlı bir şeklide geçirmelerini sağlayabilir. Aynı Anadolu Efes gibi. Umarız artık kenarda nefesimizi heyecan ve coşkuyla tutarız, tribünleri doldurup atkılarımızı coşkuyla sallarız. Bu iki büyük kulübü Avrupa'nın en tepesinde görmek istiyoruz, onlar da buna yönelik ilk adımları sağlam bir şekilde attılar - biraz geç olsa da.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Analiz: CSKA Moskova Niye Final Four Maçlarını İyi Oynayamıyor?

NBA Playoffs 2015

Üst düzey koç nasıl olunur