Galatasaray Liv Hospital - Anadolu Efes maçından notlar ile bu iki takımın genel değerlendirmesi (10.10.14)

Merhaba herkese. Galatasaray - Efes maçından biraz bahsetmek istiyorum. Çok güzel bir maç olduğunu söylemeliyim, basketbol olarak gayet doyurucu bir maçtı. Bu maç hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki, umarım okurken sıkılmazsınız. Abdi İpekçi Spor Salonu'nda Galatasaray LH ile Anadolu Efes arasında oynanan 5. hafta lig mücadelesi 77-76 Galatasaray LH üstünlüğüyle sona erdi. 

Öncelikle gençler:

Öncelikle Cedi Osman'dan bahsetmek istiyorum. Cedi harika bir oyuncu. Onu izlerken sık sık gülümsüyorum, çünkü sahada yaptığı şeyleri izlemek gerçekten çok keyifli. İleride Türk Milli Takımı ile çok güzel şeyler başaracağını ve kendi kariyerinde de Efes veya TBL'deki bir Euroleague takımından öteye, Avrupa'ya gideceğinden şüphem yok. NBA konusu Avrupalı oyuncular için her zaman belirsizdir, ne kadar iyi olursanız olun; o yüzden Amerika hakkında kesin bir şey söyleyemem.Akıma hemen gelen birkaç hareketi olarak; transition'da bir turnikesi, sete set kaldıklarında adamını geçip basket faul yapması, fast break'te ciddi yükselerek vurduğu smaç ve kritik dakikalarda attığı faul atışları ile maça damgasını vurdu dün akşam. Son 3 faul atışında tecrübesizliği yüzünden yanlış şeyler yapsa da, ben dün akşam savunmada ve hücumda çok güzel bir basketbol ortaya koyduğunu düşünüyorum. 

Furkan Korkmaz da keza aynı şekilde. İki üçlüğü var maçta, ancak onları tamamen soğukkanlı bir şekilde potaya göndermesi, ve de son dakikalarda maç 3-4 sayı iken ilk topta hücum süresinin bitmesine 20 saniye kala sorumluluk alması (3'lük atışı girmedi) onun Ivkoviç ile sorumluluk anlamında ne kadar geliştiğinin bir göstergesi. Bu şut tabii ki doğru bir şuttur, çünkü ondan önce ikinci devrede üçlüklerde 2/2 gidiyordu ve bomboştu.


Maçın geneli:


Maçı genel olarak hep Galatasaray önde götürdü. Oyun da genel anlamda, özellikle ilk yarı Galatasaray'ın kontrolünde geçti. Ergin Ataman'ın pick and roll üzerine kurulu basketbolu, sayı bulmalarını daha rahat hale getirirken, Sinan ve Micov'un maç boyunca yaptıkları penetreler üzerine buldukları sayılarla birlikte Galatsaray'ın majör skor opsiyonları oldu. Aroyyo ve Ender, Furkan ile gerçekten çok güzel ikili oyunlar yapıyorlar - Ivkoviç'in bu oyunlara bir çözüm bulmuş olmasını bekliyordum maçtan önce ama ilk yarıda böyle bir şey göremedim. Ama ikinci devrede ikili oyunlardan verim alamadı Galatasaray - Ivkoviç soyunma odasında çözmüş olmalı :)

Efes ise pas trafiği ve ardından pick and roll, veya penetre pas sistemi ile hücumunu kurmaya çalıştı. Draper ve Janning pick and roll seçenekleri Efes kısaları arasından, uzun seçenekleri de Bjelica ve Lasme.


İkinci yarıda maç Efes'in büyük geri gelme, Galatasaray'ın da önde kalma çabalarına sahne oldu. Efes'in ikinci yarı muazzam savunma yapması yüzünden, bana göre Efes ikinci yarıyı daha iyi oynayan taraftı. Bu tabii ki Galatasaray'ın son 5 dakika içinde yakaladığı 3-4 bomboş üçlüğü atamaması yüzünde böyle görünebilir, ancak Efes maçı kazanmayı gerçekten çok istedi, bu durum savunmadaki üstün eforlarından anlaşılabiliyordu. Ayrıca Perperoglou'nun daha 4. çeyreğin başında, Saric'in ise periyodun yarısında 5 faul ile oyun dışı kalması, Efes'in en kritik zamanları ilk beşinden iki oyuncu eksik oynamasına neden oldu. Kaldı ki Krstic de zaten sakat, bu da 3 oyuncu demektir. Yani Efes, maçın sonunu Draper-Janning-Perperoglou-Saric-Krstic beşi ile oynayacakken, Draper-Janning-Cedi-Bjelica-Lasme beşi ile oynamak zorunda kaldı. Lasme ve Cedi'nin skor gücü Perperoglou-Krstic ikilisinin hayli altında - bu da Efes'in maçın sonunda hücumda daha sıkıntılı bir süreç yaşadığını gösteriyor.


Dün Efes hücumda Perperoglou'nun faul problemi ve Krstic'in sakatlığı sebebiyle savunmada ekstra efor göstererek fark yaratmaya çalıştı, Galatasaray da hücumda. Bu yüzden Galatasaray hücumları seyir zevki bakımından çok daha üstündü Efes hücumlarına göre. Bir tarafta canını dişine takarak savunma yapan, Cedi ve Lasme'nin önderliğindeki Efes savunması, öte yandan Sinan, Aroyyo ve Micov'un yönetimindeki Galatasaray hücumları. Maçın başlarında Galatasaray hücumu, sonlarında ise Efes savunması kazandı. Sanırım GS hücumları biraz daha iyiydi :)


Anadolu Efes'in topu paylaşmasını çok sevdim. Kimse saçma, daha 19-20 saniye kala saçma hücumlar yapmıyor ve topu zorlamıyor. Zor ve dengesiz atışları minimuma indirmeye çalışıyor Ivkoviç belli ki, ancak yaratıcılık bakımından eksikleri olduğu için henüz bomboş sayı üretilen pozisyonlar yoğunlukta değil. Duda'nın ilerleyen günlerde penetre üzeri pas sistemini daha iyi oturtacağına inanıyorum.


Efes'in maçın bir bölümünü Draper-Furkan-Cedi-Saric-Lasme (Bjelica) olarak oynaması beni açıkçası çok şaşırttı ve de mutlu etti. Bu beşteki oyunculardan Saric 94'lü, Cedi 95'li ve Furkan 96'lı. Anadolu Efes ve Ivkoviç'in yaptığı bu gençleri oynatma hamlesi geleceğe muazzam bir yatırım. Banvit, Eskişehir Basket ve Anadolu Efes, bu sene gençleri oynatma stratejisiyle Türk basketboluna büyük katkı sağlıyorlar.


Burada dikkatimi çeken başka bir konu, Galatasaray'ın ilk beş oyuncusunun çok süre alması. Erceg 36, Aroyyo 33, Sinan 33, Micov 32 ve Furkan da 29 dakika süre almış. Ergin Ataman'ın Pocius yokluğunda Aradori de bu kadar formsuzken bu oyunculara bu kadar yüksek süre vermesini anlayabiliyorum. Nolan Smith ve Pocius ikilisi takımda olsaydı, bu süreler muhtemelen 25-30 dakikalara düşecekti ortalama olarak. Ancak görünen köy klavuz istemez, Galatasaray bu şekilde devam ederse oyuncular yorulacak ve uzun dönemli performansları düşecektir. (Kaldı ki bu maçın sonunda oyuncular çok yorulmuştu ve Efes geri geldi.) Bir kısa transferi GS için Final Four kapısını aralayabilir.


Efes'te ise ilk beşteki Janning 26, Bjelica 26, Saric 23, Doğuş 20, Perperoglou ise 19 dakika ile oynadılar. Cedi 23 dakika, Lasme 24, Draper 19, Furkan da 13 dakika süre aldılar. Yani Efes 9 oyuncu ile maçı oynadı diyebiliriz. Maçın sonundaki bu direncin bir sebebi de dakikaların düzenli dağılması sonucu Anadolu Efes cephesinin gücünü koruması da olabilir.


İki takım da düşük yüzdeyle üçlük attığı için "daha iyi atsalar maçı alırlardı" sözünü söyleyemeyeceğim. 2/19 Galatasaray için çok düşük olsa da, bunların bir kısmı zor pozisyonlarda Efes'li oyuncuların eli üzerinden atıldı.



Galatasaray cephesi:


Öte yandan Galatasaray da bel ameliyatı geçiren Pocius'tan mahrum bir şekilde mücadele etti. Ancak müthiş oynayan Sinan Güler, hem onun, hem de formsuz olan Aradori'nin yokluğunu aratmadı. Maçı 17 sayı (7/9 ikilik, 0/4 üçlük, 3/4 serbest atış), 3 ribaund, 1 blok ve 5 top çalmayla bitiren Sinan, arkadaşlarının yokluğunu doldurmakla kalmadı, maçı da Galatasaray'a getirdi. Oynadığı basketbol şu anda kendisinin Gouldelock ile birlikte Türkiye'nin en iyi 2 numarası olmasını sağlıyor. Hem hücumda sahanın en iyisiydi, hem de savunmada. Böyle bir oyuncunuz varsa maçlara 10-0 önde başlamış oluyorsunuz. Sinan maçta öylesine savaştı ki, yüzünden, maçta konuşmalarından ve topa atlamalarından bunu fark etmemek elde değildi. Yani onu tasvir etmek için söyleyecek kelime bulamazken, bir de şutunun birazcık daha iyi olmuş olması halinde nerelere gelmiş olabileceğini düşünemiyorum bile. Sinan Güler Anadolu Efes formasıyla oynasaydı eğer, maçın galibinin Efes olacağı su götürmez bir gerçekti.


Aroyyo maçın sonu hariç iyi oynadı, bildiğimiz gibiydi. 35 yaşında hala en üst düzey liglerde 30-35 dakika süre alan bu adamın yorulma emarelerini hala göremiyoruz. Umarım çok yorulduğu ve adelelerine çok yük bindirdiği için bir sakatlık yaşamaz da onun gibi bir yeteneği daha fazla izleme şansı bulabiliriz.


Furkan daha iyi oynamaya devam ediyor. Dün de gayet iyiydi. Maçın genelinde Efes cephesine ribaundlarda büyük üstünlük kurdu. Ben Lasme'nin Furkan'ı ribaundlarda durdurabileceğini düşünmüştüm, ancak Furkan 13 ribaund ile TBL ribaund krallığındaki liderliğini sürdürdü (ve de 7'si hücum!?!). İkili oyunlardaki bitiriciliği çok üst düzey, ancak birebir hücum opsiyonu değil şu anda. Zaten Ergin Ataman hücumu da bunu isteyen bir hücum değil.


Micov'a gelirsek, Sırp oyuncu üçlüklerde istediğini bulamamaya devam ediyor. Ancak yaptığı başarılı penetreler, onun bu durumunu fazlasıyla karşıladı ve maç sonunda 14 sayıya ulaştı (7/13 ikilik, 0/3 üçlük). Tecrübesiyle Cedi karşısında zaman zaman genç oyuncuya zor anlar yaşattı ve maçın özellikle son çeyreğinde birkaç çok kritik baskete imza attı. Ancak şu anda üçlük isabet yüzdesi TBL'de %22. Bu oran Micov için çok düşük, zira kendisi üç sayı konusunda çok yetenekli ve başarılı bir oyuncu olarak bilinir.


Erceg de her zamanki gibi çok iyiydi. Onun hakkında söylenebilecek pek bir şey yok. Bir sözlük yazarken modern hücum gücü yüksek 4 numaranın tanımını sorsanız, tanımın içinde Zoran Erceg geçmezse sözlüğünüz eksik kalır. Yani yayınevinden döner, o kadar söyleyebilirim.


Ender sadece 13 dakika süre aldı. Bu süre içinde 4 sayı 3 asistle oynadı. Ataman'ın Aroyyo'ya daha çok güvendiği bir gerçek olsa da, Ender'in şu anda yeteneklerini parkeye yansıtamıyor olmasının en büyük sebebi süresindeki azlık. Ortalama bir Euroleague takımında 25 dakika ortalama ile oynayabilecek olan Ender yine de bulunduğu sürede azami katlı veriyor. Özellikle Janning istekli savunma yaparken ona karşı yaptığı efsanevi crossover ağızları açık bıraktı.


Kerem Gönlüm'ün sert düşüşünden sonra tekrar kendine gelip sahaya dönebilmesi kuşkusuz herkesi sevindirmiştir. Zira bir taraftar altında oynamayı bu kadar seven Gönlüm eğer sakatlansaydı GS taraftarının desteği altında oynayamamak onu çok üzecekti. Efes'te bulamadığı tek şey bu olsa gerek: Gerçek bir taraftar desteği.



Efes cephesi:


Draper Efes'in guardı olacak yeteneğe sahip değil. Bunu açık yüreklilikle söylemek gerekir. Anadolu Efes, ki her zaman en üstte olmayı hedefler, Draper tercihinde onun inanılmaz oynamayacağını herhalde biliyorlardı. Galatasaray, Fenerbahçe, Madrid, Barça ve Moskova gibi takımlar değil mi Efes'in gerçek rakibi? O halde en iyi performansını Cedevita Zagreb'de gösteren, Real Madrid'de 2 sene yedek kalan bir oyuncuyu bir numaralı guard olarak transfer etmek ne kadar doğru bilemiyorum. Kendisinin iyi bir oyuncu olduğu konusunda hemfikiriz, ancak üst düzey maçlarda fark yaratabilecek bir oyuncu gibi görünmüyor, en azından şimdilik. Bu maçta hücumda istediği işleri yapamasa da savunmasını güçlü tutmaya çalıştı. 19 dakikada 0 sayı (0/3 iki sayı, 0/2 üç sayı ve 0/2 serbest atış), 3 ribaund 5 asist. Asistler 19 dakikada fena görünmese de, yanında 10 sayı olmadıkça Draper'a Efes ayarında bir oyuncu diyemeyiz.


Efes'e hücum ve asist gücü yüksek bir PG gelmesini çok isterim. Doğuş harika bir oyuncu bence, ama bir back-up guard şu an sadece. Neden peki? Çünkü modern Avrupa basketbolunda oyun kurucuların değeri inanılmaz fazla. Neden, çünkü hücumu yönlendiren temel taş onlar oldu artık. Hücumu kıstlı ama savunması harika bir oyun kurucu takımına yeterince katkı sağlayamıyor. En azından birinci opsiyon olamıyor, çünkü siz o takdirde hücumda katkı alamıyorsunuz. Şöyle düşünün: maç sonu gelmiş. Her top can yakabilir. Topunuzu Doğuş'a emanet eder misiniz? Ben etmem. Çünkü daha önce kendini hücum başarısıyla kanıtlamadı. İşin kötüsü Draper'a da edemem. Doğuş bana göre hücumda da inanılmaz yetenekli bir oyuncu. Adamını saniyesinde, ilk adımda geçip potaya gidebilir, bunun işaretlerini gerek as oyun kurucu oynarken milli takımda (2013 Eurobasket elemeleri), gerek geçen sene gösterdi. Ama burada yapmıyor, Euroleague seviyesinde hiç yapmıyor, neden yapmıyor bilmiyorum. Efes ve guard sorunu başka bir yazıyı hak ediyor, burada maçın dışına çok çıkmak istemiyorum.


Matt Janning. Bu maçta gerçekten iyi değildi. Bunda GS savunmasının çok mücadele etmesi ve onu tutan oyuncunun Sinan olması önemli faktörlerden olsa da Janning'in bir hücum silahı olarak iyi hücum etmesini beklemek yanlış olmaz. 26 dakikada 4 sayı (1/3 iki sayı, 0/3 üç sayı ve 2/3 serbest atış), 1 ribaund 3 asist ile oynamanın çok konuşulacak bir tarafı yok. Efes, Birkan ve Cenk'in yokluğunda 2 numaralı pozisyonda ona ve Furkan'a güveniyor. Furkan henüz 18 yaşında olduğuna göre "yeni transfer edilen şutör Amerikalı guard"dan skor beklemek herhalde yanlış bir davranış olmaz? Efes pek çok kez onun üstünden pick and roll oynadı, ancak bu oyunlardan sonra hücum çözümü bulamadı. Penetre edemedi veya sonrasında devrilen uzunu bulamadı. Haliyle modern basketbolda çok çok değerli olan ve her hücumda layıkıyla en çok iki kez oynayabileceğiniz bu pick'ler Efes için çözümden çok hücum süresini bitirmesi ile sorun haline geldi. Siz pick oynadıktan sonra oynadığınız tarafa topu sürüp üçlük çizgisi dışında topu sektirmeye devam ederseniz hiçbir şey elde etmezsiniz.


Perperoglou için içim yanıyor bu maçta zira erken aldığı 3 faul ve sonrasında 3 saniye içinde aldığı iki faul ile oyun dışı kalarak sadece 19 dakika oynayabildi. Şu anda Efes'in Lasme ile birlikte en tecrübeli oyuncusu, ve de kısalar arasında en büyük katkıyı sağlayabilecek isim o, ancak yazık ki faul problemine girdi. 2. çeyrekte oyuna geç girdi, ve girer girmez üst üste 2 pozisyonda üçlük attı ve hemen sonrasında da 3. hücumda çok tehlikeli bir penetre yaptı. Efes o sıralar 8-9 sayı gerideydi ve maç bir anda 3-4 sayıya düştü tekrardan. Efes'in şu anda en çok oynatması gereken oyuncu o. Olympiakos'ta yaptığı işleri hepimiz biliyoruz, son yıllarında da bir ceza şutöründen çok üste çıktığını da biliyoruz. Onun yedeği olan Cedi de çok dinamik - Perperoglou-Cedi ikilisinin oluşturduğu SF mevkisi TBL'yi geçtim, Euroleague'de bile Efes'in en başarılı olduğu pozisyonlardan biri haline geldi.


Saric, Dario. Dario basketbolun bir takım oyunu olduğunu anladığı gün çok daha iyi oynamaya başlayacak. "Herkesi geçip sayı atma" stratejisi 2000'ler başladığında çoktan bitmişti, bunu yapabilen oyuncular çok az bulunuyor ve de bunu yapabilmek için 1) Ya inanılmaz atletik olmanız gerekiyor Bo McCalebb, Tyreese Rice, Sony Weems gibi, ya da 2) çok özel oyuncular olmanız gerekiyor Spanoulis, Navarro ve Rudy gibi. Saric 94 doğumlu 20 yaşındaki bir basketbolcu için harika özelliklere sahip, ama Mega Vizura'da karşısına gelen takımlar ile Efes'te karşılaştıkları arasında dağlar kadar fark var. Saric'in karşısına Erceg geliyor. Şimdi Erceg onun kadar hızlı veya yetenekli olmayabilir, ama çok çok daha tecrübeli. Hadi diyelim onu geçti, karşısına Furkan ve yardıma uçarak gelmiş Sinan çıkıyor. Kafasının dikine sadece hedefi pota olarak gittiği için de ya topu kaybediyor ya da kötü bir atış yapıyor. Buna rağmen çift haneli skorlara çıkabilmesi, onun çok yetenekli olduğunu tasdiklerken, bu oyun stili yerine cut, boş atış ve penetre üzeri asist özelliklerini geliştirse çok daha etkili olabileceğini düşünüyorum. Zaten topu daha iyi paylaşırsa, top tekrar ona dönecektir, sonuçta burası eline alanın potaya gittiği günümüz Dinamo Sassari'si, Pianigiani Fenerbahçe'si veya And 1 Mixtape'i değil, Ivkoviç'in Efes'i. Ne zaman potaya yürümesi ne zaman topu çevirmesi gerektiğini daha iyi anlaması gerektiğini düşünüyorum.


Lasme savunmada inanılmaz işler yaptı, hücumda da çok sorumluluk almasa da yüksek yüzdeyle oynadı (6/7 iki sayı). O da faul problemine girdiği halde savunmada agresif olmaya devam etti. Özellikle bir pozisyonda dışarıda bir Galatasaray kısasıyla eşleşti ve onun sola pentresini öylesine güzel karşıladı ki, inanamadım. Onun "Euroleague Best Defender (2013) ve 2 defa Greek League Best Defender (2013, 2014)" ödülleri alması elbette ki tesadüf değil. Savunmada Efes'in geri dönüşünün ve maça ortak olmasının baş mimarıdır Lasme. Hücumda tabii ki gözler skor yaratabilen uzunlardan olan Krstic'i aradı. Krstic yerine Bjelica sorumluluk aldı, ancak onun hücum gücü Krstic kadar iyi değil, yine de başarılıydı dün Bjelica. Ne var ki, onun pota altına doğru dipten gerçekleştirdiği penetreleri GS savunması iyi kapanarak durdurdu ve pas kanallarını da kapadı.


Cedi ve Furkan hakkındaki görüşlerimi yazının başında söylemiştim. Deniz Kılıçlı da 1-2 dakika oynadı, yorum yapmak için yeterli bir süre değil ne yazık ki.


Sonuç olarak, Krstic, Cenk ve Birkan'ın dönmesi ve Ivkovic önderliğinde çalışmaya devam edecek olan Anadolu Efes, bu maçın rövanşında taraftarını misafir tribününde tutabilecek olan Galatasaray karşısında benim favorim. Bu durum Galatasaray'ın dar rotasyonunun bu tempoyu sürdürmesinin daha zor olması, ve Krstic faktörünün Efes'e büyük katkı sağlaması. Ayrıca Ivkovic 5-6 ay sonra sistemini takımına daha iyi adapte etmiş olacak ve guard konusunda belki de bir çözüm bulacak. Ama bugün baktığımız zaman; Koç Ergin Ataman önderliğinde Aroyyo, Ender, Sinan, Micov ve Furkan ile potaya saldıran, savaşan, bastıran ve bir uyum içinde oynayan Galatasaray hem seyir zevki açısından hem de basketbol olarak bir adım önde.


Dipnot: Hakemler ve kararları bu yazıyı ilgilendirmiyor. Cedi'nin son pozisyonunun faul olup olmadığı değil, Furkan'ın bitiriciliği veya Janning'in şutları bizim için daha önemli bir konu.


Dipnot: Dusan Ivkovic'in sadece kenarda olması bile Anadolu Efes'in gücünü 2-3 kat arttırıyor. Onu izliyor olmak çok güzel, teşekkürler Duda.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Analiz: CSKA Moskova Niye Final Four Maçlarını İyi Oynayamıyor?

NBA Playoffs 2015

Üst düzey koç nasıl olunur